Anlatılar: Engin Esen

Sana Ait Olan Denizi Sana Yeniden Verebilmek

Burçin Nilay Kalınbayrak

Engin ile neredeyse on senedir arkadaşız. Ben 2009-2011 yıllarında Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü’nde yüksek lisans yaparken o da tez dönemindeydi.  Aynı atölyeyi paylaştık, birlikte ürettik, düşündük, çalıştık. Tanıdığım en ilginç ve cesur insanlardan biri olmakla birlikte işini bu kadar sistematik ve profesyonel bir şekilde yapan nadir insanlardan biri aynı zamanda. Ama hepsinden öte düşünceli ve ince bir dost. Güzel Sanatlar’daki yüksek lisansımı bitirip Uluslararası İlişkiler’e döndüğümde, sanatçı dostlarımızla hep beraber kurduğumuz Gerçek Kötüler Sanat Kolektifi’ni, sadece ben üretmeye devam edeyim diye bile sürdürebileceğini söylemişti, hiç unutmam. Yıllar geçti, biz birlikte üretmeye ve düşünmeye devam ediyoruz.

Nitekim yeni bir proje yapma isteğim de bu birlikte üretme fikrinden doğdu denilebilir. “Anlatılar” projesinin daha önce yaptıklarımdan daha kapsamlı, hepsini içeren ve sanatçıya açık bir alan da sağlayıp kendi başına bir işe dönüşen bir proje olmasını istiyordum. Ben projenin içeriğini düşünürken o sırada Engin ve Fırat (Güner) Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sergi salonunda “Taraf” sergisini düzenliyordu. Sergiye yetişememiştim. Engin’e yeni projemden bahsedip benim için sergiyi yeniden kurup kuramayacağını ve sergiyle ilgili bir söyleşi yapıp yapamayacağımızı sordum. Memnuniyetle kabul etti, hatta söyleşiyi “Namekan”da yapma önerisiyle projeyi bambaşka bir boyuta taşıdı. Bu anlamda, “Anlatılar” projesinin, sanatçının düşünceleriyle şekillenebilecek ve her sanatçı ile yenilenebilecek bir birlikte üretme alanı olduğu söylenebilir. Aynı zamanda bir işin; fikir, üretim, uygulama ve sergileme olmak üzere tüm aşamalarının her sanatçıya göre değişebilecek şekillerde anlatılmasıdır.

Engin ile gerçekleştirdiğimiz “Anlatılar” sonucunda, Engin’in hem üretim sürecini hem de son sergisini içeren iki farklı video çalışması ortaya çıktı. Sergi kurulumunu içeren ilk video; işin atölyeden çıkmasıyla başlayıp yerleştirileceği mekâna taşınması ve yeniden kurulması aşamalarından oluşuyor. Böylece işlerin, izleyici ile buluşma anının nasıl gerçekleştiğine dair bir izlenim ediniyoruz.

İkinci video, Engin’in Hacettepe Üniversitesi’ndeki odasının içerisine inşa ettiği ve “Namekan” olarak adlandırdığı yerde yaptığımız söyleşiyi içeriyor. Söyleşi, hem “Taraf” sergisini hem de genel olarak Engin’in üretim sürecini kapsayan dört bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Engin, kişisel tecrübelerinden yola çıkarak “Namekan”ın nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. İkinci bölüm; Engin için sesin neden önemli olduğunu, Engin’in sesi nasıl kullandığını, arayışını ve üretim sürecini ele alıyor. Üçüncü bölüm, Engin’in üniversitede verdiği baskı dersini temel alarak baskı sanatının formüle dayanan tekniğinin, üretim sürecini nasıl etkilediğine odaklanıyor. Son bölüm ise Fırat ile birlikte düzenledikleri “Taraf” sergisinin, fikir, uygulama ve sergileme aşamalarının nasıl gerçekleştiğine değiniyor.

Bütün bu sergi kurulumu ve söyleşi boyunca beni en çok etkileyen, Engin’in sürece ne kadar önem verdiğini ve sonucu izleyici ile paylaşmak için son sözü söyleyen olmaktan nasıl kaçındığını vurgulamasıydı. Engin, kendi üretim deneyimine izleyiciyi eklerken aynı zamanda izleyicinin kendine ait bir deneyimi yaşamasına da izin veriyor. Turner’a atıfta bulunuyor belki ama bir deniz resmi yapmıyor, bunun yerine dalgaların sesini dinleterek size ait olan denizi size geri veriyor. Böylece, bir sanatçının hayalinde, bir izleyicinin hayali aynı anda yeninden kuruluyor.

Sevgili dostuma teşekkürlerimle.

Burçin Nilay Kalınbayrak
Paylaş