Buluntu objelerle inşa edilen anılar
Yönetmen, fotoğrafçı, tasarımcı, müzisyen ve yazarları bir araya getiren “Kirli Çıkı No:2” Bant Mag. Havu/Bina’da açıldı. Sanatçıların bulduğu ya da satın aldığı, kendilerince estetik bir değer veya etki taşıyan objelerden oluşan sergi, Bant Mag Havuz Bina’da 8-22 Temmuz 2017 tarihleri arasında görülebilir.
Sanatçılar: Cem Dinlenmiş, Ceren Oykut, Boysan Yakar, Bora Başkan, Deniz Bankal, Ece Özel, Aylin Güngör , Sadi Güran, Özer Yalçınkaya, C.M. Kösemen, Cevdet Erek, Volkan Şenozan, Leyla Gediz, Joana Kohen, Lara Ögel, Koray Kantarcıoğlu, Asuman Tanyaş, Can Evrenol, Berke Can Özcan, Berk Çakmakçı.
Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi
90’lı yıllarda televizyonun başında unutulmuş her çocuk gibi ben de yüzlerce film, dizi ve video kiliple zehirlenerek büyüdüm. TRT 2’deki Sinema Büyüsü kuşağı ve teyzemlerin evindeki Cine 5 başıma gelen en iyi şeylerdi. Çocukken vaktimin önemli bir kısmı evde sabah akşam bir şeyler izleyip, bu filmler hakkında çıkan tüm yazıları okuyup, gazate ve dergilerden görseller kesip biriktirmekle geçiyordu. Sonra bunlarla ilgili kendi kendime kafayı yememek için bir sinema dergisi çıkarmaya karar verdim.
Her sayıdan el yapımı tek bir kopya hazırlamama rağmen gerçek bir sinema dergisi gibi algılanması için fiyat etiketi (bazı sayılarda çizim barkodlar) ve iç sayfalara reklam ve ilanlar yerleştirdiğim, içinde kendimden bir ekip gibi bahsettiğim şizofrenik editör yazıları bulunan haftalık sinema dergim “Sinemelik” işte böyle doğdu. 14 ile 16 yaşlarım arasında yaklaşık 60 sayı hazırladığım bu dergiler, sınav haftalarında daha ince sayılarla okuyucularıyla buluşsa da istikrarlı bir biçimde üç yıl boyunca üretimini sürdürdü.
Sınıfta, okulda ve apartmanımızda her yeni sayı elden ele dolanıyor, bana göre kesinlikle hak ettiği ilgiyi görüyordu. Bir yıl iyice delirip dört sayfalık günlük versiyonunu bile hazırlamıştım. Sıkıldığım derslerde hocaya çaktırmadan hazırlayıp el altından sınıfta dolandırıyordum. Dönemin sitemynet uzantılı bloglarından birini açıp dergideki içeriği dijitale de aktarmaya başladığımda olay iyice koptu gitti. Cidden dilerim ki hiçbir çocuğun hayatında böylesi bir boş vakit fazlası olmasın. Şimdi düşündüm de annem babam için filan da epey ürkütücü bir süreç…
Bu dergilerin son sayısından yaklaşık iki yıl sonra Bant’ta sinema yazmaya başladığımda mutluluktan akli melekelerimi nasıl yitirdiğimi bir düşünün. Şimdi bunlara Bant. Mag.’in düzenlediği bir sergide hep birlikte bakıyor olmamız filan çok çok acayip!
*Buradaki altı sayı, derginin çeşitli dönemlerinden, filmler ve sinemacılar hakkında o dönemki düşüncelerimi yansıtıyor.
Ben bu saati yıllarca kolumdan hiç çıkartmadım. Koptu bantladım. Düştü buldum. Türlü şeyler geldi başıma. Bazıları geçti, bazıları için çok geçti.
Dolapdere bit pazarında gezerken bana bakıp duran hayvanlar, harap bir evde fotoğraf çekerken bulduğum minik kutu, nereden geldiğini hatırlamadığım astronot ve küpemin boncuklarından yaptığım elma bir araya geçmişler ve evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, simülasyonlardan birinde adem gene elmayı bulmuş işte…
Eksik olan arzulandı
İnsan, kendisini görmek istedi bir başkasında
gözüne kaçan kum
Kendi çölündendi
Ben senden bunu anladım.
Zemindeki iş, Kadıköy antikacılar sokağında tezgahta bulduğum bir “kumlu ebru” örneği. İlk kez rastladığım bu ebru çeşidini, son zamanlarda üzerinde çalıştığım ve “antiphellos” adını verdiğim etamin serisinden bir işle birleştirdim. Etamin desenini, antik Mısır’a ait bir duvar boyaması buluntusundan uyarladım.
Kapak görseli:
Kıvılcım Güngörün, “Zamanlı”
Elin yardım ediyor bana.
Renkler karışıp bir şeye dönüşüyor.
Zaten oradalar ya bulup getirmek kalıyor.
Kurması kolay düzeni, gözüm gözüne benzeyebiliyor,
Gözün gözüm gibi görebiliyor.
Şimdi, önemleniyor tüm bu gündelikler ve birleşiyor:
Akışkan, zamanlı bir biçemde tekrardan oluşuyor.