Kapılarını Murat Morava’nın kişisel sergisi ile açan Galeri Nev’in Kırlangıç Sokak’taki yeni mekânı, Ankara için büyük bir dinamik yarattı. Galeri Nev Kırlangıç’ın 31 Mart’a kadar izlenen ikinci sergisi ise Seval Şener’in “Haremde Yeni Bir Işık” oldu.
Hazal Ünsal
Bir serginin başlığı o serginin teaserı olma niteliği taşımaktadır ve teaser; insanlara, sunacağınız hikâye için fikir vermesi ve insanların gelip sunduğunuz “herhangi şeyleri” izlemesi için kurgulanan bir ön hazırlıktır. Bu noktada sergi başlığı ile sergi içerisindeki “herhangi şeylerin” birbiri ile uyum içerisinde olması oldukça önemlidir. Bu sergide ise sergi başlığının hikâyesi, 1884 yılına, Frederick Goodall’ın “A New Light in the Hareem” isimli resmine dayanıyor (Görsel 1). Sergi, Osman Hamdi’nin “Kaplumbağa Terbiyecisi”nden Michelangelo’nun “Yeniden Doğuş”una kadar dünya sanat tarihinin, Oryantalizm ve Rönesans dönemlerine denk gelen eserlerinin yeniden üretimi niteliğindedir. Bu sergi, Rönesans sonrası üretilen başyapıtların minyatür olarak yeniden dillendirilmesine ve bu başyapıtların incelenmesine yeni bir olanak sağlamaktadır.
Hem başlığın hem de serginin ana kavramı olan “Harem” dokunulmaz ve kutsal anlamı ile oldukça güçlü bir imge olarak görülmektedir. Şener ise sanat tarihinin haremini bugünün koşulları ile birleştirmiş, Harem kavramı aracılığı ile arasında yüzyıllar olan dönemleri birbirine oldukça ince bir çizgi ile bağlamıştır. Sergi, Oryantalizm ve Rönesans eserlerine “Yeni Bir Işık” katarak yeni bir dinamik, yeniden dillendirmek, yeniden üretmek gibi kavramları içinde barındırmaktadır. Şener’in sergi kapsamında gerçekleştirdiği eserlerde, harem olarak adlandırdığı sanat tarihine yeni bir ışık tutuşu izlenmekte ve mekânsal değerlendirmelerin, figürlerin, nesnelerin ayrı ayrı çözümlenmesi işlenmektedir.
Serginin ismini aldığı Frederick Goodall’ın “Haremde Yeni Bir Işık” tablosu, sergide “Frederick Goodall’ın Ardından Haremde Yeni Bir Işık” başlığı ile karşımıza çıkmaktadır. (Görsel 2). Bu eser, Şener için oryantalist serisinin ilk çalışması olmakla birlikte ilk kez siyahi insan resmetmesi gibi birçok ilki de beraberinde taşımakta ve siyahi bireyin resmedilmesi ile kendi pratikleri üzerinde alışkanlıkların tersine işlemesi deneyimini de yaşatmaktadır.
Sergideki çizimler izlenirken seyircide orijinal resmi görme arzusu uyanmaktadır. Nitekim minyatüre aktarılmış resmin çözümlemeleri ancak orijinali ile karşılaşıldığında anlaşılmaktadır. Şener’in “Frederick Goodall’ın Ardından Haremde Yeni Bir Işık” adlı çalışması incelendiğinde resmin arka planının oluşumunda, katmanların birleştiği görülmektedir. Yerlerde kullanılan karoların, resmin yüzeyini kaplaması, duvarı kesen yarım döşemenin ince bir kesit oluşturması, pencerenin resmin sınırlarına konumlandırılması ve kendi halinde duran perdenin uzam olarak yukarı çıkışı izlenmektedir. Frederick Goodall’da figürler ön planda yer alırken Seval Şener’in çalışmasında mekân ön planda görülmektedir. Mekân çözümlemelerinin oldukça kuvvetli oluşturulduğu, serginin genelinde hissedilmektedir. Resmin orijinali ile minyatür olarak karşılaşılan yeniden yorumlanışı arasında hem yüzeysel hem de hacimsel olarak farklılaşmalar meydana gelmektedir. Öyle ki bu çözümlemelerin sonuçları, mekânsal değerler olarak güçlü bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Minyatür geleneğinde çoğunlukla karşılaştığımız iç mekân göstergelerinin yanı sıra sergide dış mekân çözümlemelerinin olduğu da dikkat çekmektedir.
Bu sergideki en önemli karşılaşmalardan birisi ise Şener’in, bizlere, klasik eserler ile bugün kitsch olarak görülen minyatür sanatının çağdaş bir şekilde nasıl ele alınabileceğini göstermesidir. Sanat yapıtının yeniden üretilebilirliği bağlamında Walter Benjamin, “Pasajlar” kitabının “Tekniğin Olanakları ile Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı” bölümünde, “Aslında sanat yapıtı, her zaman yeniden-üretilebilir olagelmiştir. İnsanların yapmış oldukları, her zaman yine insanlarca yeniden yapılabilmiştir” der (Benjmain, s.52). “Haremde Yeni Bir Işık” sergisinde de görülüyor ki sanat yapıtı, hangi döneme ait olursa olsun tekrar ele alındığında bugünün izlerini sanatçı aracılığı ile taşımaktadır.
Sanat yapıtının yeniden üretimi, sergi metninde yer alan “Seval Şener, tıpkı Jean Dominique Ingres gibi, kopya ederek orijinal olmanın yolunu arıyor.” (www.galerinev.com) söylemi ile de doğrudan örtüşmektedir. Yeniden-üretim noktasında, gerçeğinin yerine geçen kopyası, kendi zemininde bir gerçeklik olgusuna yer vermekte ve kendi coğrafyasında yeni bir dil oluşturmaktadır. Biçimsel olarak yapı bozumuna uğrayan resmin içerisinde yer alan tüm özneler için yeniden bir yer inşası gerçekleştirilmiştir. Sanat tarihinde ise Andy Warhol’un “Brillo Kutusu”nu referans gösterebilecek bu yeniden-üretim durumu, malzemenin, yeniden farklı biçimlerle ifadesi ile mümkündür.
Geleneksel sanat anlayışında sanat eserinin en önemli özelliklerinden birisi olan biricik (unique) olma durumu açısından, hangi döneme ait olursa olsun, çoğaltıldığında veya bir kopyası yapıldığında sanat eseri, biriciklik özelliğini kaybetmektir. Seval Şener, ünlü ressamların resimlerinden yola çıktığı bu sergisinde, sanat eserlerini teknik ile yeniden-üretmiş, yeni yöntemler sunmuş ve geleneksel sanat anlayışının dışına çıkmayı başarmıştır. Şener, sanat eserini sadece teknik ile değil kavramsal boyutlarda da bir adım öteye taşımış, böylece yaşanılan çağ ve yaşanılmış çağın ilişki diyalektiği çerçevesinde sanat eseri üzerinden gerçekliğini sunmuştur.
Serginin genelinde, beyaz çerçevelere yerleştirilmiş minyatür çalışmalara karşıt olarak mekanın tek bir köşesinde eski bir çerçeve ve projeksiyon ile yansıtılan bir video çalışmasının yakın karşılaşması dikkat çekmektedir. Sergideki bu yerleştirme, çağlar arası ayrımının bu yakın ilişkide teknik ile çözümlendiğinin referansını sağlamaktadır (Görsel 3).
Seval Şener sergiyi yorumlarken aşağıdaki ifadelere yer veriyor:
“Harem’de Yeni Bir Işık” sergisi bastırılamaz bir merakın, âdeta bir dürtünün sonucu. Sergide yer alan iki farklı dizi, iki büyük sanat geleneğine dayanıyor: Rönesans sonrası Batı sanatı ve minyatür. Birini diğerine “tercüme” etmeye giriştiğimde, amacım ne yeni bir Doğu-Batı kıyaslaması yapmak, ne de perspektifi sorgulayarak çağdaş minyatürler ortaya çıkarmaktı. Çalışmalarda temel olan yalnızca derinlik ve yüzey çatışması idi ve bu çatışmayı dert edinmeme sanatsal üretimimin kendi seyri neden oldu. Dolayısıyla, bu sergideki 2013’ten, 2017’den ve 2018’den işler kıyaslandığında, gerilim noktalarının giderek daha da belirginleştiği hissedilecektir; özellikle de figürler ve mekânlar, kıvrımlar ve keskin geometriler, bezeme motifleri ve düz alanlar arasında.” (www.galerinev.com)
Şener’in de ifade ettiği figürler ve mekânlar, kıvrımlar ve keskin geometriler, bezeme motifleri ve düz alanlar olarak adlandırdığı her bir unsur dünü ve bugünü birbirine bağlayan kavramlar olmuştur. Bahsedilen kavramlar klasik anlamdaki sanat eserinin vazgeçilmez özellikleri olmakla birlikte bu özellikler ile bugün karşılaştığımızda dün ile bugünün karşılaştırmasını yapmamak elde değil. Bu yüzdendir ki sergideki her bir eseri izlerken orijinallerini düşümüzde barındırmayı ihmal etmemeliyiz.
Hazal Ünsal
Kaynakça:
Benjamin,W. (2014), Pasajlar, (A. Cemal, Çev), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları
http://www.galerinev.com/tr/sezonsergileri, Galeri Nev, Erişim: 18.03.2018.
Görseller:
Görsel 1: Frederick Goodall , A New Light in the Hareem”, 1884, Erişim: 14.03.2018, https://goo.gl/wXEfyU
Görsel 2: Seval Şener, Frederick Goodall’ın Ardından Haremde Yeni Bir Işık, Erişim: Galeri Nev Arşivi
Görsel 3: Seval Şener “Haremde Yeni Bir Işık” Sergi Görüntüsü, Erişim: Galeri Nev Arşivi