Sanat üretiminde çok farklı malzeme ve teknikler kullanıp ayrıntılı işler ortaya çıkarırken, kalem ve kağıtla düşünmeyi her zaman önceliği olarak vurgulayan bir sanatçı Aslı Işıksal. İşleri için yalınlık ve sadeliğin ön planda olduğu bir dünya kurguluyor. Gri değerlerle birlikte siyah ve beyaza dönüşen bir dünya… Bu dünyayı oluştururken işlerini, birbirleriyle güçlü bağlantılar kuracak şekilde bir bütün olarak düşünüyor. Burada yüzeyin, katmanların, figürlerin ve hareketin eşit derecede önemli olduğunu vurguluyor. İmgeleri inceliyor, katmanlarına ayırıyor; hareketi donduruyor, parçalıyor. Bütün bunlar; detayları görmek, parçaları keşfetmek, katmanlar arasında bir bağ kurmak ve sonunda onları yeni anlamlar ortaya çıkaracak şekilde yeniden birleştirmek için. Önce ses, ardından koku, sonra dalgalardan esen rüzgar ve sonunda deniz…
Söyleşi & Çeviri: Burçin Nilay Kalınbayrak
I. Sanat üretiminizde karakalem, yağlı boya, akrilik, üç boyutlu baskı, ahşap gibi çok çeşitli malzeme ve teknikle çalışıyorsunuz. Aynı zamanda, temel disiplininiz resim olmakla birlikte video, fotoğraf, seramik ve heykel gibi farklı disiplinlerde işler üretiyorsunuz. Bazen tek bir temayı farklı malzeme ve tekniklerle farklı disiplinler üzerinden derinlemesine ele alıyorsunuz. Örneğin 2017’de Arte Sanat, Ankara’daki “Dilsiz Dünya” başlıklı kişisel serginizde gökyüzü temasını işleyişiniz gibi. Hangi malzeme ve teknikle çalışacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Farklı disiplinlerde işler üretirken nelerden ilham alıyorsunuz? Düşünme ve üretim sürecinizden bahseder misiniz?
Merhaba, öncelikle sorularınız için teşekkür ederim, cevaplaması oldukça keyifliydi benim için. Sanat üretimi yaparken bir şekilde üzerine düşündüğünüz, kafa yorduğunuz sanatsal bir mesele yıllar içinde oluşuyor, ancak bu meseleyi ele alırken yeni malzemeler denemek ve malzemenin doğasını çözmeye çalışmak oldukça ilham verici bir süreç. Genel olarak kişisel sergilerimi kurarken, sergide yer alacak işleri tek tek değil de bir bütün oluşturacak şekilde tasarlamayı seviyorum. Böylece sergide yer alan işlerin birbiri ile güçlü bağlantılar kurduğuna inanıyorum. Dediğiniz gibi “Dilsiz Dünya” başlıklı sergimde dünyanın bir haritasını gökyüzü imgesi ile çıkarmayı hedeflemiştim. Yer değiştirdikçe değişen, kararan, açılan hatta patlamalara maruz kalan bir gökyüzü. Her biri farklı bir coğrafyayı temsil ediyordu. Bu nedenle bazı gökyüzleri çividen, bazıları da tül gibi ince kağıttan oluşuyordu. Mermer, ahşap, taş gibi doğası gereği katı olan materyallere olan ilgim gün geçtikçe arttı, elbette her zaman kalem ve kağıt ile düşünmek önceliğim.
Aslı Işıksal, (üst) “Dilsiz Dünya Serisi 33”, Işıklı Kutu içi düzenleme, 30×35 cm, 2016. (Orta sol) “Dilsiz Dünya Serisi 9”, Ahşap üzerine çivi, 30×35 cm, 2016. (Orta sağ) “Dilsiz Dünya Serisi 31”, Ahşap üzerine çivi ve ekolin, 52x70cm x 4 parça, 2016. (Alt) “Dilsiz Dünya Serisi 45”, Seramik, 12×16 cm, 2016. “Dilsiz Dünya” isimli kişisel sergiden, Arte Sanat, Ankara, 17.01-11.02.2017. Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi
II. 2016 yılında Ankara’da, Tilki’de gerçekleşen “Uyku Modu” isimli kişisel serginizde ilk kez gördüğümüz üç boyutlu baskı ile yaptığınız figürler, son dönem çalışmalarınız arasında öne çıkıyor. Bu işlerde genellikle gündelik hayattan sahneler içinde kendinizi model olarak kullanıyorsunuz. Bazen de size ağaçlar, hayvanlar ve çeşitli nesneler eşlik ediyor. Örneğin 2017’de Depo İstanbul’daki “Meleklerin Payı” başlıklı karma sergide; 2018’deki Mamut Art Project’te; ayrıca sizin de kurucularından olduğunuz Benden Güçlü Sanat Kolektifi’nin 2018’de Siyah Beyaz Ankara’daki aynı adlı sergisinde olduğu gibi. Krank Art Gallery’de 2020 yılının sonunda açılan son kişisel serginiz “Sıkıştır ve Duraklat”ta ise başka modellerin de size eşlik ettiğini ve bazı üç boyutlu figürlerin üzerine desen çizdiğinizi gördük. Bu üç boyutlu figürler nasıl başladı, nasıl şekilleniyor? Teknik ve içerik olarak bu figürlerin üretim sürecini anlatır mısınız?
Üç boyutlu figürlere, Tilki’de gerçekleştirdiğim “Uyku Modu” başlıklı sergim ile başladım. O zamanlarda sergiye hazırlanırken yorganın altında uyuyan bir figürün baskısını yapıp yapamayacağımı merak ediyordum. Çünkü bu sergi, iki video arasında uyuyan canlıları ele alıyordu. Bu iki video, dünyanın yakın ve uzak görüntülerinden oluşuyordu. İki video arasında uyuyan canlılar için desen, video gibi farklı teknikler deniyordum. Bu aşamada, “Acaba 3D Print yapabilir miyim?” dedim. Ardından bu işi bilen bir arkadaşım aslında bunun çok zor olmayacağını ve yardım edebileceğini söyledi. Böylece, on üç kare fotoğraf çekerek bu heykel sürecimi başlatmış oldum. Ardından “Meleklerin Payı” başlıklı sergi için bir seri üretmeye başladım. Böylelikle, çalışmalarımda ev içi haller, yani mikro dünya da belirmeye ve şekillenmeye başlamış oldu. Bu aşamanın şekillenmesinde aslında tez danışmanım ve “Meleklerin Payı” sergisinin küratöryal çalışması da etkili oldu. Depo’daki sergiden sonra Mamut Art’a başvurmak için ev içi hallerinin devamı niteliğinde başka bir seriye başladım. Bu aşamada da tekniği daha iyi kavramış oldum.
Aslı Işıksal, “Uyku Modu Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, Çoklu düzenleme, 2017. “Mamut Art Project 2018”den, KüçükÇiftlik Park, İstanbul, 26-29.04.2018. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal, “Uyku Modu Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, 2017. “Meleklerin Payı” isimli karma sergiden, Küratör: Deniz Artun, Depo İstanbul, 15.09-22.10.2017. Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal, “Siyah Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, 2018. “Benden Güçlü” isimli grup sergisinden, Küratör: Benden Güçlü Sanat Kolektifi, Siyah Beyaz Ankara, 08.06-09.07.2018. Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal, (sol) “Aklın Uykusu Serisi 15”, Alçı ve mürekkep, 16x17x20 cm, 2020. (Sağ) “Aklın Uykusu Serisi 11”, 3D baskı, sıkıştırılmış toz seramik ve alçı, 51x37x16 cm, 2020. “Sıkıştır ve Duraklat” isimli kişisel sergiden, Krank Art Galeri, İstanbul, 21.11.2020-09.01.2021. Fotoğraflar: Aslı Işıksal
III. Son kişisel serginiz “Sıkıştır ve Duraklat”ta ilk defa büyük ölçekli bir heykele yer verdiniz. Bu heykeli yapmanızda üç boyutlu baskı figürlerin nasıl bir etkisi oldu? Bu heykeli ortaya çıkaran düşünme ve üretim sürecinizden bahseder misiniz?
Heykellerde kullandığım ölçeği değiştirmeyi uzun süredir düşünüyorum. Çünkü aynı boyda işler üretmek heykellerde ister istemez birbirine benzeyen, aynılaşan bir etki yaratıyor. Bu nedenle son sergimdeki bir heykelin boyutunu değiştirdim. Tabi bu sefer çok büyük boyutlu bir iş üretmiş oldum. Elbette bu boyutta işler üretmek oldukça maliyetli ve henüz alışık olmadığımdan sanatsal anlamda beni aşan problemlerle de karşılaşmış oldum. Bu kadar büyük boyutlu olmasa da ara bir boya geçmeyi düşünüyorum. Bunun, ölçeğin değişiyor olmasının, tasarladığım projelere katkısı olacağını düşünüyorum. Çünkü, sürpriz olsun, işin içerisine mimari öğeleri de katmayı planladığım bir proje için ara bir ölçek daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Aslı Işıksal, “Aklın Uykusu Serisi 1”, 3D Baskı, Ahşap, kumaş, 103x86x100 cm, 2020. “Sıkıştır ve Duraklat” isimli kişisel serginin hazırlık aşamasından görünüm. Fotoğraf: Aslı Işıksal
“Bir bütünlük yaratma adına resimlerimden de rengi çıkarmaya başladım ve böylece kurguladığım dünya gri değerlerle birlikte siyah ve beyaza dönüşmüş oldu.”
IV. Farklı teknik ve malzemelerle ürettiğiniz işleriniz oldukça gerçekçi ve ayrıntılı. Bununla birlikte, yeni serginizde de gördüğümüz son dönem resimlerinizde genellikle siyah beyazı tercih ediyorsunuz ve üç boyutlu figürleriniz, genellikle malzemenin doğal açık gri rengine müdahale edilmeden üretiliyor. Bu noktada, güçlü imgeler için farklı malzeme ve teknikleri ayrıntılı bir şekilde uygularken, bir yandan da işlerinizde hep bir yalınlık ve sadelik olduğu söylenebilir mi?
Evet, söylenebilir. Bu aşamada işimden rengi çıkarmanın daha iyi bir sonuç çıkaracağını düşündüm. Çünkü 3D print doğası gereği ayrıntıları yakalamayı sağlıyor. Çalıştığım baskı türü yani toz seramik, grenli bir yüzey yaratarak detayların kaybolmasına neden olsa da gerçeğine oldukça yakın sonuçlar verebiliyor. Bu aşamada heykellere renk dahil edilseydi çalışmalarımda bir parça oyuncaklaşma ihtimali olabilirdi. Bir bütünlük yaratma adına resimlerimden de rengi çıkarmaya başladım ve böylece kurguladığım dünya gri değerlerle birlikte siyah ve beyaza dönüşmüş oldu.
Aslı Işıksal, “Aklın Uykusu Serisi 2”, Kağıt tuval üzerine karışık teknik, 110×100 cm, 2020. “Sıkıştır ve Duraklat” isimli kişisel sergiden, Krank Art Galeri, İstanbul, 21.11.2020-09.01.2021. Fotoğraf: Aslı Işıksal
Aslı Işıksal, “Uyku Modu Serisi 9 ve 10”, Kâğıt üzerine füzen, 23×30 cm, 2016. “Vera Hafızaları: Başlangıç” isimli karma sergiden, Vera Kültür Sanat, Tokat, 17.02-21.03.2020. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal, (üst) “Siyah Serisi”, Genel görünüm. (Alt) “Siyah Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, 2018. “Benden Güçlü” isimli grup sergisinden, Küratör: Benden Güçlü Sanat Kolektifi, Siyah Beyaz Ankara, 08.06-09.07.2018. Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi
“Bütün bu meselenin hepsi; bir imgeyi parçalarına ayırmak, bunun içerisindeki katmanları keşfetmek ve bu katmanların arasında bir bağ kurabilmekti.”
V. Son dönem işlerinizde deniz, gökyüzü, bulut, kumaş ve benzeri unsurları hem içerik hem biçim anlamında bir yüzey olarak öne çıkarıyorsunuz. Bunu, ilk defa 2012 yılında, sizin de kurucularından olduğunuz Gerçek Kötüler Sanat Kolektifi küratörlüğünde gerçekleşen “İmkansız Galeri” isimli karma sergide, eski bir banka olan Galeri Kara’daki kasa odasını, yere aynalar koyarak ve duvarları boyayarak gökyüzüne çevirdiğiniz “Kasa” isimli yerleştirmede görmüştük. Yine de yüzey, daha çok, önceki resimlerinizde figürü öne çıkaran bir fon olarak yer alıyordu. Örneğin, 2013’te yine Gerçek Kötüler Sanat Kolektifi küratörlüğünde CerModern’de gerçekleşen “Bizzat Ben Kendim: Bir İkilem Olarak Ben” sergisindeki “Deruni” isimli resminiz ve o dönem yaptığınız diğer resimlerinizdeki gibi. Son dönemde ise yüzeylerin figürlerden ayrıldığını ve tek başına var olduğunu daha çok görüyoruz. Bununla birlikte bu yüzeyler zaman zaman figürlere farklı şekillerde eşlik etmeye devam ediyor. Örneğin, üç boyutlu figürlerin önünde ya da arkasında durarak onlarla birlikte yerleştirme olarak kurgulanıyorlar. Figürler artık yüzeylere sadece sırtını dönmüyor, onları görüyor sanki. 2017’de Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezindeki “Boşluk” sergisinde yer alan ve 2018’de Siyah Beyaz Ankara’daki “Benden Güçlü” grup sergisinde devam eden “Siyah Serisi”nde olduğu gibi. Yüzeyin son dönemde öne çıkışından ve figürlerle ilişkisinden bahseder misiniz?
Bu çok güzel bir soru, teşekkür ederim. Son dönemlerde yüzey, boyut, katman ilişkisini daha çok düşünür oldum. Bu meseleye bir imgenin parçalanışını tasarlayarak başlamıştım. Aslında sadece amacım parçalamak değil, onu yeniden duyulara hitap edecek şekilde organize ederek birleştirmekti. Belki bunu daha önceki röportajlarımda da söylemişimdir: Örneğin, bir deniz imgesine yaklaşırken önce onun sesini duyuyorsunuz, sonra kokusunu alıyorsunuz, sonra rüzgarını hissederek görüntüye yaklaşıyorsunuz. Bu işi henüz tam olarak istediğim gibi gerçekleştiremedim. Çünkü bu aşamada farklı malzemeleri iyi tanıyor olmak gerekiyor. Ama yakın zamanda başlamayı düşünüyorum. Bu fikirlerin ve meselelerin etrafında düşünürken heykellerin ve resimlerin birbirine bağlanabileceği bir yapı yaratmaya doğru ilerledim. Bu nedenle bazı resimler fon olurken bazı heykeller de kurgunun ana parçasına dönüşmüş oldu. Ancak tekrar dönecek olursak bütün bu meselenin hepsi; bir imgeyi parçalarına ayırmak, bunun içerisindeki katmanları keşfetmek ve bu katmanların arasında bir bağ kurabilmekti. Bunu şimdi farklı materyallerle yapmaya çalışıyorum. Yani sadece bir imge üzerinden değil, heykellerin resimlerle kuracağı ilişki, bir videonun ahşap blokla kuracağı ilişki gibi şeyleri daha fazla düşünür oldum.
Aslı Işıksal, “Siyah Serisi”, 2 Parça düzenleme, Tuval üzerine yağlıboya, 2,80×160 cm, 2017; Sıkıştırılmış toz seramik, 3D heykel, 14 cm, 2017. “Boşluk” isimli karma sergiden, Küratör: Dilek Karaaziz Şener, Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara, 29.09-26.10.2017. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal, (sol) “Kasa”, Yerleştirme, 2012. “İmkansız Galeri” grup sergisinden, Küratör: Gerçek Kötüler Sanat Kolektifi, Galeri Kara, Ankara, 20.01-07.02.2012. (Sağ) “Deruni”, “Dilsiz Dünya” serisinden, Tuval üzerine yağlı boya, Diptik, 2013. “Bizzat Ben Kendim-Bir İkilem Olarak Ben” grup sergisinden, Küratör: Gerçek Kötüler, CerModern, Ankara, 09.01-09.02.2013. Fotoğraflar: Gerçek Kötüler
Aslı Işıksal, “Dilsiz Dünya, Siyah Serisi 1 ve 2”, Kağıt üzerine karışık teknik, 190×160 cm, 2019; “Siyah Serisi 3”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlarda, 2019. “Sessiz Yığınların Gölgesinde” isimli karma sergiden, Küratör: Dilek Karaaziz Şener, Platform A Sanat Galerisi, Ankara, 05-31.10.2019. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
“Kısacası bu donma meselesi, işlerimde hareketin parçalanması olarak düşünülebilir.”
VI. Çalışmalarınızda doğal bir hareketsizliği vurguluyorsunuz ve bunu genellikle uykuyla ya da gündelik ev halleriyle ifade ediyorsunuz; “Uyku Modu” ya da “Meleklerin Payı” sergilerinde olduğu gibi. Son dönem işlerinizde ise doğal hareketsizlik devam ediyor olmakla birlikte, aynı zamanda, hareket de göze çarpıyor. “Siyah Serisi”ndeki düşen figür, rüzgarda sallanan ağaçlar, dalgalı denizler ve “Aklın Uykusu Serisi”ndeki resimleriniz buna örnek gösterilebilir. Sanki hareket devam ediyor ama biz onun sadece bir anını görüyoruz. Bu noktada hareketi durdurmuyor ama donduruyor olduğunuz söylenebilir mi? Son kişisel serginizde bahsettiğiniz zorunlu eylemsizlik ile bu noktada nasıl bir bağlantı kurulabilir? Doğal hareketsizlikten zorunlu eylemsizliğe doğru bir geçişten bahsedilebilir mi?
Tespitleriniz çok güzel, teşekkür ederim. Yüzey katman ilişkisi üzerine çalışırken burada hareketli görüntünün icadına, sinemanın icadına, Camera Obscura’ya dönmüş oldum. Bu aşamada Vilém Flusser’in teknik görüntü kavramına göz atmak iyi olacaktır. Çünkü Flusser, teknik görüntünün oluşabilmesi için göz ile dünya arasına bir aygıtın, apparatusun girdiğini söylüyor. Bu teknik görüntü her ne kadar hareketi temsil ediyor olsa da aslında durağan bir meseleden oluşuyor. Böylece özellikle yüzey katman ilişkisi içerisinde, sinemanın içerisindeki hareketli görüntünün durağan yapısı ilgimi daha fazla çeker oldu. Bunu hareket eden bir trenin içerisinde durmanın, aslında durarak gitmeye benzediğini söyleyerek örneklendirebiliriz. Böylece “Kendi içerisinde hareketlilik taşıyan unsurları durağan olarak ele alabilir miyim?” sorusunu sormaya başladım. “Mesela ne gibi?” Düşme eylemi, rüzgarın sabitlenmesi, dalgalı denizin durağan bir şekilde ifadesi… Kısacası bu donma meselesi, işlerimde hareketin parçalanması olarak düşünülebilir.
Aslı Işıksal, “Siyah Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, 2018. “Benden Güçlü” isimli grup sergisinden, Küratör: Benden Güçlü Sanat Kolektifi, Siyah Beyaz Ankara, 08.06-09.07.2018. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
VII. Resimlerinizde ya da üç boyutlu figürlerinizde hareketsizlik, hareketin donması ya da zorunlu eylemsizlik öne çıkarken bir yandan hareketli görüntüyü de etkin bir şekilde kullanıyorsunuz. Videonun sizin için önemli bir araç olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda hareketli görüntü sizin için ne ifade ediyor? Video üretiminizden bahseder misiniz?
Pek çok sanatçı gibi farklı malzemeleri kullanmayı, keşfetmeyi seviyorum. Video, hareketi en canlı haliyle aktarabilen medyumlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Son dönem videolarım da diğer projelerimde olduğu gibi durağan görüntü -still image- üzerinden ilerliyor. Bu bağlamda yine hareketin parçalanması ve yeniden birleşmesi için yardımcı bir unsur olarak videoyu kullanmış oluyorum. Yeni video projelerim mevcut ama sanıyorum daha öncekilerden farklı olarak video yerleştirmeye doğru kayabilirim gibi görünüyor.
VIII. Son kişisel serginiz “Sıkıştır ve Duraklat”, üretim sürecinizde değişen ya da değişmeyen neleri gözlemlemenizi sağladı? İlerleyen zamanlarda neler yapmayı düşünüyorsunuz?
“Sıkıştır ve Duraklat” sergisinden sonra aslında üretim hızım düşmedi. Normalde yoğun çalıştıktan sonra bir süre beklemek ya da süreç gereği üretememek gerekiyor. Ama nedense bu sergi aslında bana ilham vermiş oldu ve başka kapılar açtı. Özellikle sevgili Zeynep Beler’in yazısı ve serginin son haftasında sanatçılarla yaptığımız konuşmalar zihin açıcıydı. Birçok proje kafamda daha da netleşmiş oldu. Aslında yine hareket ve durağanlık üzerine düşünürken, yüzey ve katman ilişkisini kurarak devam ediyorum. Bir tarafta her şeyin üzerinin örtülü olduğu bir heykeller serisi var, diğer tarafta da ardıl bir şekilde yan yana gelen heykellerin hareketi oluşturduğu durağan bir taraf. İki farklı proje halinde ilerliyor. Belki bir bütçe, fon sağlamak adına bunun için bir proje yazılabilir.
Aslı Işıksal, “Uyku Modu Serisi”, Sıkıştırılmış toz seramik, 3D Baskı, Değişebilir boyutlar, 2017. “Mamut Art Project 2018”den, KüçükÇiftlik Park, İstanbul, 26-29.04.2018. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
Yine sürpriz olsun, beni heyecanlandıran şeylerden bir tanesi de Esra Oskay ile planladığımız bir duo sergi. Solodan ziyade böyle karşılıklı konuşarak üretebileceğimiz bir yapı bana gerçekten heyecan veriyor. Projemizin aslında ana çatısı belli oldu. Esra Oskay’ın üretim pratiğinde dokümantasyon var, biraz onu merkeze alacağımız bir proje olacağa benziyor. Benim için tabii ki de yeni, ama üzerine konuştukça onun yaklaşımı ve benim yaklaşımımın birbirini destekleyeceğini düşünüyoruz. Şimdilik böyle. Her şey için teşekkür ederim.
Aslı Işıksal, “Duble” Serisinden, El yapımı kağıt üzerine karışık teknik, 100×80 cm, 2015. “Uyku Modu” isimli kişisel sergisinden, Tilki Galeri, Ankara, 03-09.06.2016. Fotoğraf: Güncel Sanat Arşivi
Aslı Işıksal’a teşekkürlerimizle,
- Aslı Işıksal hakkında daha fazla bilgi için internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
- Bu söyleşide yer alan fotoğraflar, Güncel Sanat Arşivi ve Aslı Işıksal’a aittir; tüm görsel ve yazılı içeriklerin hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Fotoğraflar için lütfen sanatçı ve Güncel Sanat Arşivi ile iletişime geçiniz.
Aslı Işıksal ile ilgili daha fazla Güncel Sanat Arşivi içeriği için tıklayınız.
Aslı Işıksal, “Sıkıştır ve Duraklat” isimli kişisel sergisinin açılışından, Krant Art Gallery, İstanbul, 2020. Aslı Işıksal’ın izniyle.