Geçen Sezon Ankara’da Neler Oldu?

Yeni sergi haberleri gelmeye başlamışken geçtiğimiz sezon Ankara’da neler olduğunu hatırlamak, yeni sezon için bizi belki biraz daha meraklandırabilir. İşte size geçen sezona dair bir seçki.

Burçin Nilay Kalınbayrak

Ankara’da geçtiğimiz 2015-2016 sezonunda bizi oldukça heyecanlandıran sergiler izledik, yeni isimlerle tanıştık, tanıdığımız isimlerin yeni işlerini gördük, bazılarını yeniden keşfettik ve ne yazık ki M1886’nın kapanışına ama neyse ki yeni bir galerinin, Tilki’nin açılışına şahit olduk. Yeni sergilere dair haberler gelmeye başlamışken geçtiğimiz sezona kısa bir bakış atmanın, gelecek sezonu daha da heyecanla beklememize vesile olabileceğini düşünüyoruz. Bu yüzden, yeni sezonun açılmasına günler kala geçen sezon gözümüze takılanları, aklımızda kalanları ve dikkatimizi çekenleri sizinle paylaşmak istedik.

Ankara’da geçtiğimiz sezonun açılışını Grayson Perry’nin CerModern’de gerçekleşen “Küçük Farklılıkların Kibri” sergisiyle yapmıştık. Eleştirel üslubunu özellikle dokuduğu halılar üzerinden dile getirerek dikkat çeken sanatçının video ve eskizlerini de sergide görmek mümkündü. Devasa halılar, eskizler ya da kendisinin başrolde olduğu videoların hepsi, kapitalist yaşam tarzının yıkıcı etkisini farklı tekniklerle irdelerken her seferinde yeniden ama başka şekillerde sisteme karşı bizi de sorguya çağırıyordu.

Ünlü fotoğrafçı Steve McCurry, CerModern’in ağırladığı bir diğer önemli isimdi. Sergi, sanatçının yıllar boyunca birçok ülkede çektiği ve pek çok insan üzerinde büyük etki yaratmış fotoğraflarına yer veriyordu. McCurry’nin de katıldığı açılış sonrasında, kalabalık bir izleyici eşliğinde gerçekleşen söyleşi, sanatçının içtenliğini yansıtması bakımından önemliydi.

Steve McCurry, CerModern, 16 Eylül – 27 Aralık 2015.

CerModern’de dikkat çeken bir diğer sergi, yakın zamanda kaybettiğimiz İranlı sanatçı Abbas Kiarostami’ye aitti. Sergi, ağaçların, dalların, dağların, gölgelerin kişileştiği, doğa ve mimariyi bir araya getiren fotoğraflardan oluşan bir seçkiydi. Önünden defalarca geçilmiş ama belki de hiç fark edilmemiş bir çatı ve üzerine konmuş küçük bir kuş, bir duvar ve üzerine düşen bir ağaç gölgesi ve bunun gibi yaşam ve doğanın belki de gözümüzden kaçan ayrıntılarını bize hatırlatır gibiydi.

Abbas Kiarostami, CerModern, 9 Ocak – 24 Nisan, 2016.

Burhan Doğançay’ın fotoğraflarından oluşan “Picture the World” sergisi CerModern’de izleme şansı bulduğumuz bir başka önemli sergiydi. Bu sergiyle birlikte sanatçının, farklı ülkelerden izler sunduğu ve izlenimlerini yansıttığı fotoğrafları Ankara’da ilk kez sergilendi.

Burhan Doğançay, “Picture The World”, CerModern, 13 Ocak – 13 Mart 2016.

Bununla birlikte Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşen “Dünyanın Renkleri” ve “Don Kişot’un İzleri”; ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “ODTÜ Sanat 17″; CerModern’deki “Başyapıtlar” ve Galeri Nev’in geleneksel “NevNadir”i gibi koleksiyon sergileri sayesinde tarihin farklı zamanlarından, Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen önemli isimlerin işlerini yakından inceleme fırsatını da yakaladık.

Metin Yurdanur, Don Kişot'un İzleri

Metin Yurdanur, Don Kişot’un İzleri sergisinden, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, 1 Şubat-6 Mart, 2016.

Geçtiğimiz sezon, genellikle olduğu gibi, Ankaralı akademisyen sanatçılar ile bağımsız sanatçıları bir araya getiren, bazen de Ankara dışından ya da uluslararası sanatçıların da dahil olduğu karma sergiler de izledik. Arte’de, göstermek ve yapmak arasındaki ilişkiyi farklı üretim teknikleri doğrultusunda düşünmeyi öneren ve sergi tasarımını Esra Oskay-Malicki’nin yaptığı “Gösteriş” sergisi bunlardan biriydi.

Özge Topçu, “Gösteriş” sergisinden, Arte Sanat, 27 Ekim – 6 Aralık 2015.

Sunulan gerçeklerin dışında bir gerçekliğe ulaşmanın mümkün olup olmadığını sorgulayan An+ialan’ın Galeri Foyart’taki “Kritik Dokümantasyon” sergisi, atölye ve sergi mekanını bir araya getirerek deneysel bir sergi modeli sunması bakımından dikkat çekiciydi. Sergi devam ederken An+ialan sanatçılarıyla kapsamlı bir söyleşi yapma fırsatını da yakaladık.

An+ialan, “Kritik Dokümantasyon” sergisinden, Galeri Foyart, 27 Mayıs – 8 Haziran 2016.

Sezonun bir diğer akılda kalıcı sergisi, CerModern’in sanatçı ikâmetgah programı dahilinde Ankara’da bulunan, Almanya doğumlu sanatçı Sarah Younan’ın küratörlüğünü yaptığı “Bana Ait Bir Oda” sergisiydi. Hüseyin Arıcı, Esin Aykanat Avcı, Erhan Avcı ve Umut Kambak’ı bir araya getiren sergi, dijital ortamın, toplumsal ifadeyi gözetim altında tutan ve özel alanların güvenliğini tehdit eden doğasını vurguluyordu. Sergi kapsamına, küratör ve sanatçıların izniyle serginin kurulum aşamalarını içeren bir Sergi Hikayesi yapma şansımız da oldu.

“Bana Ait Bir Oda” sergisinden, Cermodern, 12 – 24 Nisan 2016.

Bunların yanında Arte’deki “Yer Sofrası” ve “Taş Yerinde Ağır”, Galeri Kara’daki “Ruh Halim Neye Benziyor?” ve geleneksel “Ekim Geçidi” sergilerinin 14.sü, Salt Ulus’taki “Cümleden Öteye Bir Şehir Vardı” ve “Nerden Geldik Buraya?” ve son olarak Galeri Foyart’taki “Baskıyı Sınamak 2” aklımızda kalan diğer sergilerdi.

Semra Kalınbayrak, “14. Ekim Geçidi” sergisinden,Galeri Kara, 27 Ekim – 3 Kasım 2015.

Serkan Demir, “Taş Yerinde Ağır” sergisinden, Arte Sanat, 22 Nisan – 29 Mayıs 2016.

Burhan Yılmaz, “Ruh Halim Neye Benziyor?”sergisinden, Galeri Kara, 9-26 Kasım 2015.

Ankara’daki koleksiyon sergilerinin ya da karma sergilerin çokluğu, bir taraftan, ülkemizde görmenin bazen çok zor olabildiği işleri yakından izlemek ya da gördüklerimize bir kez daha farklı bir açıdan bakmak için bir fırsat elbette. Ama bir taraftan da bu durum, özellikle kişisel sergiler açısından, yeni isimlerin ya da yeni işlerin ilk defa Ankara’da görülmesi konusunu, hem sanatçılar hem de sergileme mekânları açısından bir tereddüt haline getirebiliyor. Buna rağmen, önemli bir şehrin güncel sanatı açısından bakıldığında, beklenenden belki de az ama Ankaralı sanatseverleri yine de mutlu eden makul sayıda kişisel sergi izleme fırsatını bulduğumuzu da söyleyebiliriz.

Hüseyin Arıcı’nın Torun’da gerçekleşen “Çağdaş Sülüklerin Sergisi” bunlardan biriydi. Sergi, sanat üretiminin kapitalist sisteme eklemlendiği günümüz güncel sanatını, sülüklerin seslenişiyle eleştiriyordu. Kil ile şekillendirilmiş ve yağlı boya ile renklendirilmiş sülükler, gerçeğinden ayırt edilemeyecek bir canlılıkla Torun’un duvarlarını boydan boya kaplıyordu. Duvarların bu istilası, kapitalizmin tüm dünyayı içine alan yayılışı misali sülüklerin kapladığı bir dünyanın dört duvar arasındaki tasviri gibiydi.

Esra Oskay-Malicki ise Galeri Foyart’taki “Malum Manzara” isimli kişisel sergisinde, yoğurt kapları, masa örtüleri, cam bardaklar ya da plastik kaşıklar gibi hazır nesneleri birer sanat eserine dönüştürme gücüyle bizi oldukça etkiledi. Bu nesnelerin içine yerleştirilmiş ya da birebir bunlardan oluşturulmuş minyatür dağlar, ormanlar ve evler ile Esra Oskay-Malicki, bize kendi dünyasını açarken aslında kendimiz için bir dünya düşlememizi sağladı.

Esra Oskay-Malicki, “Malum Manzara” sergisinden, Galeri Foyart, 2 Şubat – 11 Mart 2016.

Galeri Çankaya ise Çek Cumhuriyeti doğumlu sanatçı Jiri Sliva’nın “Kafka(lar) Ankara’da” sergisine ev sahipliği yaptı. 1979’dan beri karikatür, illüstrasyon ve grafik üzerine çalışmalar üreten Jiri Sliva’nın sergisi, Kafka severler için harika bir fırsattı. “Dönüşüm”ü karikatürlerle adeta yeniden okumamızı sağlayan sergide ayrıca aşk, müzik, kahve ve şarap üzerine de işler görmek mümkündü.

Jiri Sliva, “Kafka(lar) Ankara’da” sergisinden, Galeri Çankaya, 14-30 Haziran 2016.

Bunlarla birlikte, Siyah Beyaz’da Aykut Cömert ve Ardan Özmenoğlu; Galeri Nev’de Ali Şentürk ve Mehtap Baydu; Torun’da Beril Or, Özgür Atlagan ve Onur Ceritoğlu; Galeri Foyart’ta Barış Yılmaz, Deniz Ayral, Ehsan Ghanbarzadeh, Arda Yolgösteren, Esra Sağlık; Hub Art Space by CerModern’de Erkut Terliksiz ve Ercan Ayçiçek; Galeri Akdeniz’de Aykut Öz ve son olarak Galeri Soyut’ta Parvin Dizaji, geçtiğimiz sezon kişisel sergileriyle öne çıkan sanatçılardan bazılarıydı.

Ankara’da Yeni Bir Galeri: Tilki

Ankara’nın güncel sanatına dair geçen sezon yaşanan gelişmelerin en önemlisi kuşkusuz Tilki’nin açılmasıydı. Mart ayında Rüya İğit’in “Ankara” sergisiyle açılış yapan Tilki’nin, Ankara’nın güncel sanat arşivi için önemli bir kaynak olmaya şimdiden başladığını söyleyebiliriz.

Riya İğit, “Ankara” sergisinden, Tilki, 23 Şubat – 3 Mart 2016.

Kısa bir süre önce açılmış olmasına rağmen Tilki’de; deneysel işlerden popuplara kadar birçok farklı süreci kapsayan, öğrenciler ve profesörleri içeren kapsamlı bir sanatçı profili sunan, açılışların saatlerce ve büyük kalabalıklarla sürdüğü ve herkesi bir araya getirebilen sergiler izledik. Aslı Işıksal’ın “Uyku Modu” bunlardan biriydi. İnsanın ve insanla birlikte var olan tüm canlıların, hareketsiz ve karşı konulamaz doğallıktaki, uykudaki varoluşlarını ortaya koyan sergi, doğal olan her şeyin farklılaştırıldığı günümüz dünyasının sürekli gerilimli bir halde ilerleyen yapısına, uyku modundaki bedenlerin tepkisizliğiyle aslında bir tepki gösteriyordu. Lütfi Özden de sergiyle ilgili kapsamlı bir yazı kaleme alarak serginin etkisinden bahsetti.

Aslı Işıksal, “Uyku Modu” sergisinden, Tilki, 3-9 Haziran 2016.

C.M Kösemen ise “Uyanan Dünya” ile kendi iç dünyasını, ruhunu ve düşlerini paylaşırken dünyanın bize sunduklarından yola çıkıyordu. Gözlemleri, keşifleri, anıları; resim ve fotoğraflarında birleşirken dünyadan düşlere, düşlerden ruhlara uzanan bir serüveni gözler önüne seriyordu.

c_m_kosemen

C.M. Kösemen, “Uyanan Dünya” sergisinden, Tilki, 6-15 Mayıs 2016.

Tolga Alper Güzelsoy’un “Kesişim” sergisi de özellikle asit eritme tekniği ile mermer üzerine uygulanmış dantel dokusu hissedilen heykelleriyle dikkat çekerken çağımızın hızla ilerleyen gelişmelerine kayıtsız kalmayan ama hala “büyülü dünyanın zamanında” yaşamakta ısrarcı bir bilincin yansımalarını sunuyordu.

heykel

Tolga Alper Güzelsoy, “Kesişim” sergisinden, Tilki, 17-23 Haziran 2016.

Bunların dışında Tilki’de izleme fırsatını bulduğumuz daha birçok sergi açıldı. Uzay Çöpü’nün “Süper İntihar 2,5”, Efe Solmazlar’ın “Yüzde Yüz İndirim”, Tutku Bulutbeyaz’ın “Kablolu T.V.”, Erin İlkcan Aslan’ın “Wabi Sabi”, Mümtaz Demirkalp’ın “ona aitti”, Lukas Marxt’ın “Manzara’nın Kaybı” ve Ahmet Özcan’ın “Antropomorf” sergileri bunlardan bazılarıydı.

Kısacası, Ankara’da geçen sezonun her şeye rağmen hareketli geçtiğini, hatta kimi zaman bir güne üç açılış sığdırdığımız zamanların bile olduğunu söyleyebiliriz. İzlediğimiz sergilerin, tanıştığımız yeni isimlerin ya da karşılaştığımız yeni işlerin, gelecek sezon beklentilerimizi iyi yönde etkilemesi umudu ve “hayat damarlarınızdan birinin hiç kopmaması” dileğiyle…

Burçin Nilay Kalınbayrak

Fotoğraflar: Güncel Sanat Arşivi

Paylaş